Duran, konuşmasında afet haberciliğinin yalnızca bir gazetecilik pratiği olmadığını vurguladı:
"Şunu özellikle ifade etmek isterim ki afet haberciliği salt bir gazetecilik pratiği değildir; aynı zamanda afet anlarında toplumsal dayanışmayı, kamu düzenini, devlet-millet iletişimini ve hatta can güvenliğini ilgilendiren bir uzmanlık alanıdır."
Bakan Duran, afet dönemlerinde bilgi talebinin artmasıyla birlikte gerçek ve sahte bilgilerin yoğun şekilde dolaşıma girdiğini, yapay zekâ ve algoritmaların da devreye girmesiyle dezenformasyonun hızlandığını ifade etti.
"Yoğun Dezenformasyona Maruz Kaldık"
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin medyadaki yansımaları değerlendiren Duran, şunları söyledi:
"Böylesi bir afette yalan yanlış, eksik bilginin hızla yayıldığına şahit olduk. Bilgi kirliliğine ve yoğun dezenformasyona maruz kaldık. Başkanlık olarak dezenformasyonları hızlı biçimde tespit ederek vatandaşlarımıza doğru bilginin ulaştırılmasını sağlamak için mücadele ettik. 6 Şubat'tan itibaren 5 aylık süreçte 450'ye yakın dezenformasyonu tespit ve ifşa ettik."
Duran ayrıca kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için medya kuruluşları ve paydaşlarla yakın çalıştıklarını, gazetecilerin sahada etkin çalışabilmesi için mobil basın merkezleri oluşturduklarını belirtti. 2024 yılında 'Doğru Habercilik ve Medya Etiği' kitabının farklı dillerde yayınlandığını, tecrübeli gazetecilerin deneyimlerini aktardığı video çalışmalarının gerçekleştirildiğini ve uluslararası geçerliliğe sahip bir afet haberciliği ders müfredatının geliştirilmesinin önemini vurguladı.Ayrıca,
5 dilde hazırlanan Afet Haberciliği kitabının da önemli bir kaynak olduğunu ifade etti.