Kamu emekçilerine yapılan yüzden 49'luk zammı kabul etmediklerini söyleyen KESK Bursa Şubeler Platformu, SGK Bursa İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleşti.
Kamu emekçilerine yapılan yüzden 49'luk zammın içerisindeki gerçek oranın yüzden 15 olduğunu ve bu oranı kabul etmediklerini söyleyen KESK Bursa Şubeler Platformu, SGK Bursa İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirmek adına toplandı.
sesleniyoruz, büyümeden payımızı istiyoruz."BÜTÜN KAMU EMEKÇİLERİNE YAŞAM TAZMİNATI OLARAK KİRA YARDIMI YAPILMASI ELZEMDİR"Yoksulluk sınırının 50.000 TL olduğu ülkemizde kamu emekçileri ve emeklilerinin sefalete itilmesini kabul etmiyoruz, Maaşlarımıza gerçek enflasyon oraninda ek zam yapılmasını birinci vergi diliminin %15'ten % 10'a düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlardan yapılan kesintinin birinci vergi diliminde sabitlenmesini, Temel tüketim mallarından alınan KDV'nin kaldırılmasını talep ediyoruz. Bilindiği üzere kısa bir süre önce İstanbul'a taşınan BDDK personeline ayda 45 bin lira "Hayat Pahalılığı" tazminati verilmesine yönelik düzenleme yasa teklifinden çıkarılarak iptal edildi. Ek tazminat düzenlemesinin gerekçesi de BDDK'nın istanbul'a taşınmasıyla yaşam maliyetlerinin artacak olmasıydı. Büyük kentlerde yaşamanın maliyeti yoksulluk sınırının üzerindedir. Kamu emekçileri yüksek kiralar karşısında gündelik zorunlu ihtiyaçlarını dahi sağlıklı karşılayamamaktadır. İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimizde yüksek kira sorunu yaşayan bütün kamu emekçilerine yaşam tazminatı olarak kira yardımı yapılması elzemdir. Bu talebimizi yineliyoruz."LAİKLİKTEN UZAK BİR EĞİTİM MODELLEMESİ İÇİN UĞRAŞ İÇİNDELER"İktidar ve ortakları uzun yıllardır uyguladıkları ekonomik politikalarla açlıkla yoksulluk sınırında bir yaşama mahkum ederken, bu ülkenin geleceği olan genç nesilleri de sorgulamayan ve itaat ve bit eden, bilimsellikten ve laiklikten uzak bir "eğitim" modellemesi içinde yetişmesi için her geçen gün daha fazla uğraş içindeler. Bu hususta gemi o kadar azıya aldılar ki, Milli Eğitim Bakanı Meclis kürsüsünden "sizin tarikat ve cemaat dediklerinize biz sivil toplum kuruluşları
diyoruz" diye konuşabiliyor. Evet biz bu söylemi daha öncede çok duymuştuk. O zamanlar iktidar ve yandaşlarının can siper hane savunduklarının bu ülkeye ve topluma nasıl ağır bir bedel ödettiğinin tanığıyız. Buradan bir kez daha söylüyoruz, laiklik ve laik eğitim bizim vazgeçilmezimizdir. Bunun için bugüne kadar verdiğimiz mücadeleyi bugünden sonrada daha da güçlü bir şekilde vermeye devam edeceğiz."MÜLAKAT UYGULAMASI EMEK HIRSIZLIĞIDIR VE HEMEN KALDIRILMALIDIR"Başka ülkelerde iktidar devirecek büyüklükteki skandalların normalleştirmesine izin vermeyeceğiz. En son Adalet Bakanı Yardımcısi Ramazan Can'ın Yargıtay binasındaki Adalet Akademisi programında Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme Sınavı mülakatı öncesi cep telefonuna gelen referans mesajlarını yanıtlayan ve Adalet Bakanı Özel Kalemine ilettiği yaklaşık yarım saat süren mesajlaşma görüntüleri medyada yayınlandı ve Adalet Bakanı dahil
olmak üzere bütün iktidar basına yansıyan bu skandal paylaşımları sahiplendi ve dahası bununun bir iletişim başarısı olduğunu söyleyecek kadar ileri gittiler. Bilindiği gibi 657 sayılıDevlet Memurları Kanunu'nda memurun vakarında bahsedilir ve devlet memurlarının kendi sınıfları içinde liyakat esasına göre kariyer yapacakları, kayırma ve iltimasa taraf olamayacakları, olanların aynı kanunun cezai hükümlerine tabi olacakları temel esas olarak
belirlenmiştir. Eğer bu kanun hükümleri halen geçerliyse, buradan bir kez daha Adalet Bakanı ve Bakan Yardımcısina soruyoruz; Bakan yardımcısından referans talep edenlerin memuriyet vakarına yakışır tutum ve davranışlar sergilemediklerini ve haksızlık yapmama, adil davranma kriterlerine sahip olmadıklarını, dolayısıyla mülakatların olumsuz değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiş midir? Ancak biz biliyoruz ki bu tür makamlardan gelen talepler sınav komisyonlarında referans talebi olanın lehine değerlendirilmektedir."TOPLUMUN DAR GELİRLİLERİ DAHA FAZLA MAĞDUR EDİLEMEZ"Buradan bir kez daha söylüyoruz, mülakat uygulaması emek hırsızlığıdır ve hemen kaldırılmalıdır. İktidarın bilerek ve isteyerek uyguladığı ve ağır bir krizin sürüklediği bu ekonomik çöküntünün sebebi biz değiliz. Bu ekonomik politikalar sonucunda kimler zengin edildiyse, bu krizin bedelini de onlar ödemelidir. Başta biz kamu emekçileri olmak üzere, kamu emeklileri ve toplumun dar gelirlileri daha fazla mağdur edilemez. Bunun için; Bütün kamu emekçilerine hayat pahalılığı tazminatı verilmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır, ücret gelirlerine uygulanan vergi oranı %10 olarak sabitlenmeli ve temel tüketim maddelerine uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Emekçilerinin çalışma maliyeti olan yol ücretleri karşılanmalı ve öğlen yemekleri ücretsiz verilmelidir. Ekonomik büyümeden hakkımıza düşen refah payının verilmesi için düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir.
Buradan bir kez daha bütün büro emekçilerini birlikte mücadele etmeye ve sendikamızda örgütlenmeye davet ediyoruz. Yaşasın Onurlu Mücadelemiz! Yaşasın BES! Yaşasın KESK!