Arıcan, özellikle diziler, sosyal medya içerikleri ve yapay zekâ kaynaklı kısa video akımlarının gençlerde olumsuz duygu iklimi oluşturduğunu belirtti.
Programın açılışında televizyon dizilerindeki şiddet ve karanlık temaların giderek arttığını söyleyen Arıcan, bunun çocuklar ve gençler üzerindeki etkisine vurgu yaptı.
“Duygular bulaşıcıdır. Evde sürekli kötülüğü anımsatan içeriklerin izlenmesi, çocukların duygu dünyasını şekillendirir. Moda olan kötülük, geleceğimiz için tehlikeli” dedi.
“Healing” akımı ve Güney Kore örneği
Bazı ülkelerin bu durumun farkına vararak “iyileştirici içerikler” ürettiğini ifade eden Arıcan, Güney Kore’de başlayan The Healing akımının dünya genelinde büyük ilgi gördüğünü söyledi.
Bu akımda dizilerden reklamlara kadar pek çok içeriğin iyilik, duygu yönetimi ve umut temasına dayandığını belirten Arıcan, gençlerin bu nedenle Kore dizilerine yöneldiğini aktardı.
“Beynimizin de besine ihtiyacı var”
Beslenme konusunun önemine her zaman değindiğini hatırlatan Prof. Dr. Arıcan, bu kez “zihinsel beslenme” üzerinde durdu.
Eylül 2025’te Avrupa Kardiyoloji Birliği’nin yayımladığı kılavuza dikkat çekerek kalp sağlığı ile mental sağlık arasında güçlü bir ilişki olduğunu söyledi:
“Aklınızı kötü beslediğinizde kalbiniz bozulur. Kalp hastalıkları olanların önemli bir bölümünde kaygı bozuklukları görülüyor. Duygularınıza da sahip çıkmanız gerekiyor.”
“Yılın kelimeleri yalnızlığı ve dijital tehditleri anlatıyor”
Arıcan, bu yıl seçilen popüler kavramların da toplumdaki duygu değişimini yansıttığını belirterek birkaç örnek paylaştı:
“Six seven”: Gençler arasında yaygınlaşan ve “idare ederim, şöyle böyleyim” anlamında kullanılan ifade.
“Para sosyal ilişki”: Tek taraflı, karşı tarafın haberdar olmadığı ilişki biçimi. Arıcan, özellikle yapay zekâ botlarıyla romantik ilişki yaşayanların sayısının artmasının dikkat çekici ve üzücü olduğunu söyledi.
“Anger bait / Öfke yemi”: Sosyal medyada bilerek kışkırtıcı içerik üreterek insanları öfkelendirmeye yönelik paylaşımlar.
“Ai Slop”: Yapay zekâ tarafından üretilen basit, birkaç saniyelik hızlı videolar. Dopamin bağımlılığına yol açtığını ifade eden Arıcan, bu içeriklerin beyin sağlığına zarar verdiğini vurguladı.
“Yalnızlaşma arttı, yapay ilişkiler çoğaldı”
Dijitalleşme ile birlikte insanların kalabalık içinde yalnızlaştığını belirten Arıcan, gerçek dostluk ve yüz yüze iletişimin önemine dikkat çekti:
“Bir gün hepimiz farkında olmadan para sosyal bir ilişkinin içinde olabiliriz. İlişkiler hâlâ göz göze yaşanır, ekranlar üzerinden değil.”
“Kötülüğü değil, iyiliği bulaştıralım”
Toplumsal duygu ikliminin iyileştirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Özlem Arıcan, programı şu mesajla tamamladı:
“Sosyal medyada kimi takip ettiğiniz çok önemli. Rehberiniz doğru kişiler olsun. Beyninizin beslenmesine dikkat edin. Kötülüğü değil, iyiliği çoğaltın.”









